İşyeri Oryantasyon Eğitimleri Zaman Kaybı Değil, Yatırımdır

Paylaş:

İşyeri Oryantasyon Eğitimleri Zaman Kaybı Değil, Yatırımdır
(Sağlık, Güvenlik ve Kurumsal Verimlilik Açısından Bir Değerlendirme)

Dr. Özden Çırpar

ATO Yönetim Kurulu Üyesi

Günümüz iş dünyasında işletmelerin sürdürülebilir başarısı, yalnızca teknik altyapı ya da finansal kaynaklarla değil, aynı zamanda insan kaynağının etkin yönetimiyle mümkündür. Bu bağlamda, çalışanların işe ilk adım attıkları andan itibaren karşılaştıkları ortam ve edindikleri izlenimlerin, kuruma karşı olan tutumlarını, bağlılık düzeylerini ve performanslarını doğrudan etkileyeceğini düşünmek yanlış bir varsayım olmayacaktır.

İşe yeni başlayan personelin, kurum kültürünü, organizasyon yapısını, görev tanımını ve özellikle iş sağlığı ve güvenliği kurallarını tanıması, tüm İSG profesyonellerinin günlük pratiklerinde de sıkça karşılaştığı şekilde kuruma adaptasyon sürecinde hayati bir rol oynamaktadır. Bu sürecin temel yapı taşı ise oryantasyon eğitimleridir.

Oryantasyon eğitimleri; çalışanların işyerine daha kısa sürede uyum sağlamasını, görevlerini güvenli ve verimli bir şekilde yerine getirmesini ve kurumun beklentilerini anlamasını sağlayan sistematik bir eğitim süreci olarak planlanmıştır. Ancak uygulamada, özellikle üretim ve hizmet sektöründe, bu eğitimler kimi zaman "zaman kaybı", "verimsizlik" veya "gereksiz prosedür" olarak değerlendirilmekte; çalışanların bir an önce sahaya alınması tercih edilmektedir. Bu yaklaşım, kısa vadeli iş gücü kullanımını öncelese de, uzun vadede iş kazaları, verimlilik kaybı, çalışan memnuniyetsizliği ve personel devir oranı gibi birçok olumsuz sonucu beraberinde getirmektedir.

Oysa bilimsel çalışmalar göstermektedir ki, çalışanların işe başladıkları ilk 90 gün içinde yaşadıkları deneyimler, işte kalma niyetlerini ve iş yerinden memnuniyet düzeylerini önemli ölçüde şekillendirmektedir. Bu nedenle oryantasyon eğitimi, bir lüks değil, kurumsal sağlığın ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirilmelidir.

Oryantasyon eğitiminin sıklıkla sadece 'tanıtım' amaçlı, kısa süreli bir bilgilendirme olarak görülmesi, bu sürecin etkinliğini azaltmakta; çalışanların işyeri risklerine karşı bilinçsiz kalmasına ve çeşitli iş kazalarına ya da meslek hastalıklarına açık hale gelmesine neden olmaktadır.

İş kazalarının büyük kısmının işe başlanan ilk haftalarda meydana gelmesi, bu süreçte çalışanlara verilecek bilgilendirme ve yönlendirme eğitimlerinin ne denli yaşamsal olduğunu göstermektedir. SGK 2023 verilerine göre iş kazalarının yaklaşık % 60’ının işe başlanan ilk bir ay içinde meydana geldiği görülmektedir. Oryantasyon eğitimi uygulanan işyerlerinde bu oran, çeşitli saha çalışmalarına göre % 25–30 seviyelerine kadar düşmektedir. Yiyecek-içecek sektöründe yapılan bir uygulamada eğitim sonrası iş kazalarının %50 oranında azaldığı, inşaat sektöründeki eğitim programları sonrası, yeni başlayan personelin kazaya karışma oranının %40’tan fazla azaldığı rapor edilmiştir. NIOSH tarafından yapılan çalışmalarda da, iş güvenliği oryantasyon eğitimlerinin iş kazası riskini %30–50 oranında azalttığı gösterilmiştir.

Günümüzde iş sağlığı ve güvenliği kavramı, yalnızca iş kazalarının önlenmesiyle sınırlı olmayıp; çalışanların fiziksel, zihinsel ve sosyal refahının korunmasını da kapsayan geniş bir çerçevede ele alınmaktadır. Bu bakış açısıyla, oryantasyon sürecinde psikososyal riskler, ergonomi, hijyen, kimyasal madde kullanımı gibi konulara yer verilen işletmelerde, kas iskelet sistemi hastalıkları, cilt rahatsızlıkları ve solunum problemleri gibi yaygın meslek hastalıklarının bildirim oranlarında düşüş gözlenmiştir. Oryantasyon sürecine dahil olan çalışanların %80’den fazlası, işe aidiyet ve kurumsal bağlılık düzeylerini daha yüksek ifade etmiştir. SHRM (Society for Human Resource Management) verilerine göre kapsamlı oryantasyon programları, yeni çalışanlarda işe bağlılık oranını % 58 artırmakta ve ilk 6 aydaki işten ayrılma oranını % 50 azaltmaktadır. Oryantasyon sürecinin sadece iş güvenliği ve fiziki sağlık yönüyle değil, aynı zamanda psikososyal açıdan da olumlu etkiler sunduğu görülmektedir.

Tüm bu veriler, işyerlerinde uygulanan oryantasyon eğitimlerinin, işe alıştırma amacını aşarak iş kazalarının azaltılması, meslek hastalıklarının önlenmesi, çalışan verimliliğinin artırılması ve işyeri bağlılığının güçlendirilmesi gibi çok yönlü faydalar sağlayan, hem çalışan hem de işveren açısından vazgeçilmez bir süreç olduğunu ortaya koymaktadır. İş kazalarının önemli bir kısmının işe yeni başlanan dönemde meydana gelmesi, oryantasyon sürecinin zaman kaybı değil, aksine bir “yaşam kurtarıcı” uygulama olduğunun en açık göstergesidir.

Özellikle İSG profesyonelleri ve insan kaynakları birimleri bu sürecin planlanmasında aktif rol almalı; oryantasyonun içeriği yasal zorunlulukların ötesine taşınarak sektörel risklere göre özelleştirilmelidir.  Oryantasyon programları kurumun İSG politikalarıyla entegre olmalı, sadece formalite gereği yapılan sunumlar olmamalıdır. İşyeri hekimleri sürecin aktif bir parçası olmalı, özellikle meslek hastalıkları ve ergonomi gibi başlıklarda eğitim içeriği sağlamalıdır. Eğitimler interaktif hale getirilmeli (örneğin vaka analizleri, simülasyonlar, uygulamalı tanıtımlar) ve yetişkin öğrenme ilkelerine uygun olmalıdır. Yeni başlayan her çalışan için bireysel risk profili çıkarılmalı ve bu doğrultuda oryantasyon modülleri kişiselleştirilmelidir. Oryantasyon sonrası değerlendirme yapılmalı, çalışanların eğitimden ne ölçüde faydalandığı ölçülmeli ve gerektiğinde tekrarlanmalıdır. Yönetim kademesi bu süreci desteklemeli, zaman ve kaynak ayırma konusunda öncelik vermelidir.

Sonuç olarak; işyeri oryantasyon eğitimi, işletmelerin hem insani hem de ekonomik sürdürülebilirliğini doğrudan etkileyen stratejik bir uygulamadır. Doğru planlanan ve sahaya özgü yapılandırılan eğitimler sayesinde iş kazalarının, devamsızlıkların ve personel devrinin azalması mümkün olmakta; çalışanların sağlığı, motivasyonu ve performansı güçlenmektedir. Bu nedenle, oryantasyon eğitimlerinin ihmal edilmesi değil, kurumsal bir kültüre dönüştürülmesi gereklidir.

 

Kaynaklar:

1.         Gülmez, S., & Çamur, S. (2021). İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin İş Kazaları Üzerine Etkisi: Yiyecek-İçecek Sektöründe Bir Uygulama. Journal of Occupational Safety, 13(2), 47-58.

2.         National Institute for Occupational Safety and Health (NIOSH). (1998). Training and Education in Occupational Safety and Health. U.S. Department of Health and Human Services.

3.         Burke, M. J., Sarpy, S. A., Smith-Crowe, K., Chan-Serafin, S., Salvador, R. O., & Islam, G. (2006). Relative effectiveness of worker safety and health training methods. American Journal of Public Health, 96(2), 315–324.

4.         Haslam, R. A., Hide, S. A., Gibb, A. G. F., Gyi, D. E., Pavitt, T., Atkinson, S., & Duff, A. R. (2005). Contributing factors in construction accidents. Applied Ergonomics, 36(4), 401–415.

5.         Güler, Ç., & Yüceer, S. (2016). Meslek Hastalıklarında Korunma ve Erken Tanının Önemi. TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 15(1), 1-6.

6.         SHRM Foundation. (2021). Onboarding New Employees: Maximizing Success. Society for Human Resource Management.

7.         SGK İstatistik Yıllığı (2023). Sosyal Güvenlik Kurumu Yayınları. https://www.sgk.gov.tr

8.         Koca, S., & Akpınar, A. (2019). İşe Yeni Başlayan Sağlık Çalışanları İçin Oryantasyon Eğitiminin Önemi. Sağlık Akademisyenleri Dergisi, 6(2), 123–129.