Turhan Temuçin ve Bir Garip Gözaltı Hikâyesi
Dr. Muharrem Baytemür
Hekim Postası Yayın Kurulu Üyesi
Hekim, insan hakları savunucusu, yazar, siyasetçi ve başkaca birçok özelliği barındıran 1971-73 dönemi Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri 1973-75 dönemi Ankara Tabip Odası Başkanı.
“Turhan Temuçin yaşamını yitirdi geçtiğimiz günlerde. TTB tarihi içinde, özel olarak Ankara Tabip Odası (ATO) tarihinde çok özel bir insandı, Turhan Temuçin.
…
1953-71 arasında ATO yönetimleri, bakanlıkla iyi ilişki içinde bir devlet kurumu niteliğindeydi. Kendisi de o zaman bir asistan olan Turhan Temuçin, yine kendisi gibi asistanları, özellikle devlet hastanesi asistanlarını örgütleyerek yönetimi ele geçirmişti. Bu yanıyla da 1971 seçimleri aşağıdaki hekimlerle (asistanlar), yukarıdaki hekimler (hocalar, yöneticiler) arasındaki bir mücadeleye sahne olmuştu”.
…
Ölümünden hemen sonra 11 Temmuz 2012 tarihinde BirGün gazetesinde kaleme aldığı “Turhan Temuçin Güle Güle” başlıklı yazıda böyle anlatıyordu Ata Soyer Turhan Temuçin’i.
1973 seçimleri sonrası Kemal Bayazıt başkan, Turhan Temuçin genel sekreter oluyor. Dönemin Sağlık Bakanı Kemal Demir, Kemal Bayazıt’a Yüksek İhtisas Hastanesi Başhekimliği önerince Kemal Bayazıt hem ATO başkanı hem başhekim olmam uygun değil diyerek, ATO başkanlığından ayrılıp YK üyesi olarak devam ediyor. Başkanlık görevini Turhan Temuçin üstleniyor, genel sekreter ise Sami Ulus Çocuk Hastanesinde asistan olarak çalışmakta olan YK üyesi İnci Taşdemir oluyor. ( Dr. İnci Taşdemir ile röportaj, Hekim Postası Eylül- Ekim 2019 sayı 97).
Asistan ve genç hekimlerin ağırlığının hissedildiği bu dönemde, asistanların araba sahibi olması için kampanya yapılıyor. Ayrıca Sağlık Bakanı Kemal Demir Ankara Tabip Odası’na 50 Bin TL yardımda bulunuyor.
Turhan Temuçin iki dönem yönetimde yer aldıktan sonra (tabip odalarının kuruluşundan itibaren yönetim kurulu üyeleri ara vermeden en fazla üst üste iki dönem görev yapabiliyor ) onur kurullarında görev aldı.
Onur kurulunda görev yaptığı dönemde ilginç bir gözaltı olayı yaşandı.
Kendisinin de yazarı olduğu haftalık 7 Gün dergisinde genişçe anlatılan gözaltı hikâyesinin başlıca bölümlerini buraya alalım istedik.
Dr. Temuçin “ Hipokrat Yemini” etmişti.
“Ankara Adliyesi’nin zemin katının ışıkları yanalı çok olmuştu. Normal mesai bitmiş, nöbetçi mahkeme göreve başlamıştı. Adliye’nin giriş kapısının önünde biri kadın üç kişilik grup sıkıntılı sıkıntılı dolaşıyor ve kapıdan her gireni dikkatle izliyorlardı. Saat 19.30’du ve günlerden 21 Aralık 1976 idi.
Üç kişilik grup birden heyecanlandı. Kapıdan beş kişilik başka bir grup girmişti. Grubun en önünde beyaz pardesülü orta yaşlı bir adam vardı. Orta yaşlı adam gayet sakin içeri girdi ve bekleyenlere:
“-Selam” dedi, geldik işte.
Bekleyen üç kişi heyecanla orta yaşlı adama sarıldılar:
“-Nasılsın, dediler, bir şeyin yok ya?
“ Beni bırakın ben iyiyim, çocuklar var arkada, onlarla ilgilenin onların durumu iyi değil!”
…. Delikanlılardan özellikle uzun boylu olanın ayakta duracak hali yoktu……Gelenlerden beyaz pardesülü orta yaşlı adam:
“-Tanıştırayım dedi delikanlıya, bu gazeteci Kurtul Altuğ. Bu CHP Adıyaman milletvekili Kemal Tabak.”
Orta yaşlı adam biraz durdu ve sonra:
“ -Bu da dedi, sana yolda sözünü ettiğim üç devrimci oğlumun anası Dr. Gülay Temuçin.”
Böyle konuşan orta yaşlı, beyaz pardesülü adam 7 GÜN yazarı Dr. Turhan Temuçin’di. Yanındakiler, bir gece önce gözaltına alınan iki öğrenci ile iki sivil polisti.
Küçük Gözaltı
Her şey 21 Aralık Cuma günü saat 10’da başladı. Numune Hastanesi’nde Radioterapi kliniği şef muavini Dr. Turhan Temuçin saat tam 10’da Başhekimden bir telefon aldı. Başhekim Temuçin’i yanında iki Birinci Şube memuru olduğunu bu memurların kendisini bir hususun tahkiki için emniyete götüreceklerini söyledi. Ve telefondan beş dakika sonra da hastalarını muayene etmekte olan Dr. Turhan Temuçin’in kapısına iki sivil memur dikildi. Turhan Temuçin sükûnetle:
“-Polissiniz değil mi, dedi, başhekimin telefon ettiği polislersiniz.
“-Evet, dedi polisler, polisiz efendim, bizimle Birinci Şube’ye geleceksiniz.”
“-Elbette, gidelim ama hayrola, ne oldu, niçin?”
“ Onu bilmiyoruz efendim, bize sadece sizi getirmemiz söylendi.”
“-Anlaşıldı, hemen gidelim…”
Temuçin durdu, polislerden biraz daha yaşlı olanına.
“- Sizinle bir yerden tanışıyoruz galiba “dedi.
“- Evet efendim dedi polis. Siz benim kayınpederimi tedavi etmiştiniz.”
……
Emniyet Sarayı’nın beşinci katına çıkıp üzerinde içeri girilmez yazan bir kapıdan içeri girildi. Büyük bir salonda beş-altı sivil polis oturuyor ve sohbet ediyorlardı.
…..
Şu kesindi ki oradaki polisler de Turhan Temuçin’in niye gözaltına alındığını bilmiyorlardı. Ve şunu da ilave etmek gerekir ki, oradaki polislerin eksiksiz tümü Doktora karşı son derece saygılı, son derece insancıl davranıyordu.
……
Bekleme saat tam 15.30’a kadar devam etti. O arada Temuçin’in gözaltına alındığını öğrenen 7 Gün’cüler çoktan emniyet müdürlüğüne gelmişlerdi. Emniyet müdürünün odasına çıkıp konuşmaya başlamışlardı. Chp Adıyaman milletvekili Kemal Tabak’da 7 Gün’cülerin arasında idi. Israrla soruyorlardı ” Suçu ne ?“
Düğüm Çözülüyor
Saat onbeş otuzda bir komiser iki sivil memur Temuçin’in ifadesini almağa başladılar. Komiser sigara ikram etti:
“ Efendim dün gece bir operasyonda birkaç öğrenci göz altına aldık. Bu öğrencilerin birinin üzerinde sizin reçete kağıdınıza yazılmış bir rapor çıktı. Böyle bir rapor verdiniz mi ?”
….
….
“-Bakın dedi, ben bir doktorum. Bana gelen kim olursa olsun ona bakarım. Siyasi inançlarından ötürü hiç kimseye bakmazlık etmem. Böyle yapan doktorları Tabip Odası Başkanlığım Döneminde ben cezalandırdım. Bunun kuralını en iyi bilen doktorlardan birisiyim ben…..”
…..
….
Polisler gece hırpaladıkları öğrencilerden Turhan Temuçin’in örgüt üyesi olduğu iftrasını attıramayınca rapor oyunu sahnelenmişti.
“-Elimize düştü, kurtulamaz artık” denilmişti.
Ama Türkiye’deki namuslu yargıçlar onlar gibi düşünmüyordu. Saat ondokuz otuzda yargıç karşısına çıkarıldığında yargıç hayretler içinde kalıyor, neden Turhan Temuçin’le birlikte iki öğrencinin karşısına çıkarıldığını anlamıyor ve dosyayı kapatıp,
“Buyrun serbestsiniz” diyordu.
…..
Bu olay özellikle Ankara’nın gündeminde uzun süre tartışılacaktı.
“………. adında gence, yazar Dr. Turhan Temuçin’in gizli örgüt olduğu yolunda ifade verdirmek için işkence yapıldığı ileri sürülmektedir. Bilindiği gibi Dr. Temuçin, Cuma gün devrimci öğrencilerin kaldığı yurda yapılan bir baskın sonucu, öğrencinin üzerinden kendisine ait hasta reçetesi çıktığı için 10 saat kadar gözaltına alınmıştır. Vatan Gazetesi 26 Ocak Çarşamba -1977
“Doktor hastasını siyasal kanılarına göre seçmez; Dr. Turhan Temuçin’e kendisi gibi düşünmeyen bir öğrenci de gelse, onu da muayene eder, gereken reçeteyi yazardı kuşkusuz. Bir hekimi herhangi bir hastasının üzerinden reçetesi çıktı diye 10 saat gözaltında tutmak, ancak bugünkü yönetimin yapacağı garipliklerdendir.” Dr. Muzaffer Hacıhasanoğlu, ATOB sayı 17 ( Şubat 1977 )
Hekimler, 1980 darbesi dönemi ve sonrasında da günümüze kadar, muayene ve tedavi ettikleri kişilerin kimliği nedeniyle çokça gözaltı, kovuşturma, tutuklama yaşadılar maalesef.
Not: Dönemin dergi ve gazete yazılarında yer alan imla ve diğer yazım hatalarına yönelik düzeltme yapılmamıştır.