Amacımız HPV Aşısının Ulusal Aşı Programına Alınması

HPV aşı ücretlerinin iadesi için SGK’ya açtıkları davaları kazanan Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Avukat Müjde Tozbey ile HPV aşısının ücretsiz olmasına yönelik yürüttükleri mücadeleyi konuştuk.

Röportaj: Dr. Ayşe Uğurlu

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneğini kısaca tanıtır mısınız?

 Müjde Tozbey: Derneğimiz bünyesinde gönüllü olan avukatlar, doktorlar, uzmanlar ve dostlarımız yıllar boyunca bireysel kariyerlerinde şiddet mağduru kadın, çocuk ve LGBT bireylerinin yanında yer almış insanlardır. Bu da bizi daha geniş bir perspektifle, daha profesyonel ve örgütlü bir çalışma sis[1]temi üzerinde düşünmeye yöneltti. Bu düşüncelerimizin üzerine bu davalarda güç birliği yaptığımız arkadaşlarımızla bir dernek çatısı altında toplanmamızın daha verimli olacağı sonucuna vardık. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği sırtını bu birikime yaslayarak, 2018’de kuruldu. Tecavüz mağduru kadınlarımızın ve çocuklarımızın, öldürülen kadınlarımızın ailelerinin yanında yer alıyor; hukuksal, psikolojik ve sosyolojik olarak destek sunuyoruz. Kısa süre içinde 100’den fazla kadın cinayeti ve bir o kadar da çocuk istismarı dosyasını takip ettik. İstanbul’dan Ağrı’ya, Ankara’ya, Çorum’a, Siirt’e kadar pek çok ilimize ulaşarak kadın ve çocuklarımıza destek verdik. Sadece hukuksal destek vermiyoruz. Örneğin öldürülen kadının ailesine avukat atamasının yanında, çocuklarına ÇYDD aracılığıyla, eğitim bursu sağlıyoruz. Ya da tecavüze uğramış kadınlarımıza, kadın doğum uzmanı ve psikiyatri desteği ile hayatlarını kolaylaştırmaya, yoldaşlık yapmaya çalışıyoruz.

Derneğinizin açtığı diğer davaların yanı sıra kamuoyunda rahim ağzı kanserini önleyen HPV aşısının ücret iadesi talepli SGK’ya karşı açtığınız dava kamuoyunda epeyce gündem oldu. Bu konudaki hukuki süreci bize anlatmak ister misiniz?

M.T: Aşının bedeli, ilaç sektöründeki son zamlarla birlikte asgari ücretin yarısından fazlasına denk geliyor. Tek dozun fiyatı 993 TL oldu. 9-14 yaş ara[1]lığında 2 doz, 14 yaşından sonra 3 doz yapılması gerekli olduğu düşünüldüğünde, muazzam büyük bir rakam. Türkiye’de konu cinsel sağlık olunca inanılmaz bir yoksulluktan ve devlet körlüğünden söz etmeliyiz. Kadınlar, hijyenik ped gereksinimlerini bile karşılayamıyorlar. Aşının kansere karşı koruyuculuğu ortada, aşının Ulusal Aşı Programı’na alınması gerekli. Virüse karşı kullanılan HPV aşısının, yüzde 90’a varan koruyuculuk sağladığı biliniyor. Aşı, çocuk yaştan itibaren hem kadın hem erkeklere uygulanabiliyor. HPV aşısı yüksek fiyatlandırma politikası nedeniyle Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde yaygın bir şekilde kullanılamıyor. Emek eczanesinin sahibi eczacı Cem Kılınç’ın başlattığı mücadelenin ardından bizler de, 20’den fazla kadın adına ücret iadesi için Sosyal Güvenlik Kurumu’na karşı davalar açtık. Bu davalardan ilki, ücretsiz aşı hakkı mücadelemiz için önemli bir kazanımla sonuçlandı. Mahkemeden aşı bedelinin iadesi kararı çıktı. Diğer davalarımızın sonuçlarını bekliyoruz.

Ülkemizdeki politik iklim, ekonomik durum vb ücretsiz HPV aşısı uygulanmasını ne derece etkiliyor? M.T: Eşit ve parasız sağlık hakkı için HPV aşısı ülkemizde de ulusal aşı programına alınmalı. Ölümcül bir hastalığı önleyebileceğimiz HPV aşısı aynı zamanda güvenli ve özgür bir cinsel yaşamın da gereğidir. Çünkü devletin kadınların yaşam hakkını koruyamadığı artan kadın cinayetleriyle ortada olduğu gibi bize kalırsa tedavisi olan bir kanser türünün önüne geçilmeyerek de cinayet işlenmektedir. Bizim amacımız ödenen aşı ücretlerinin tek tek iade edilmesi değil, HPV aşısının ücretsiz olması ve ulusal aşı takvimine alınması. Bu amacı gerçekleştirmek için hukuk kanalıyla SGK’yı ve Sağlık Bakanlığı’nı buna zorlamak istedik. Aslında bilim bizim yanımızda ve argümanlarımız sağlam demiş oluyoruz. Zira davamızda alınan bilirkişi raporu da halk sağlığı alanında aşı çalışmalarının etkinlik – maliyet karşılaştırması yapılarak aşının koruyuculuğunun çok yüksek olduğu ve devlete maliyetinin çok düşük olduğunu vurguluyor. Fakat bu işi yurttaşlara bırakırsak sağlık hakkımızla aç kalmamak arasında bir tercih yapmaya zorlanıyoruz. Buna direncin elbette kadın cinselliği ve bilimin doğruları söz konusu olduğunda gericilikle ilgili olduğunu düşünüyoruz. Kaldı ki insanlar kanser olsa zaten devlet bu hastalıkları tedavi etmek zorunda kalıyor, maliyet artıyor. Gerçi kamucu olmayan bir sağlık sisteminde bu da oldukça zorlaştı. Asgari ücretle çalışan bir emekçinin karşılamayacağı bu aşıyı devletin karşılaması gerekiyor. Emekçi kadınlar kanser olmadan önce koruyucu sağlık önlemlerine ücretsiz ulaşabilmeli ve sağlıklı yaşayabilmeliler. HPV aşısı ulusal aşı takvimine alınana kadar mücadelemize devam edeceğiz.

Çıkan emsal kararlar süreci hızlandırma konusunda bir kolaylık sağlamıyor mu?

M.T: Elbette karar emsal karar teşkil etmiş oluyor. Ancak her mahkeme birbirinden bağımsız karar verdiğinden, tek tek mahkeme mahkeme gezmektense ulusal aşı takvimine bu aşıyı ekleyerek 9-14 yaş grubundaki her çocuğun aşıyı ücretsiz olmasını sağlamalıyız.

Bu çerçevede sadece davalar açmamalıyız, kamuoyunun bu aşıyı tanımasını, bilmesini sağlamalıyız. Bilinçlendirme çalışmalarının yanında, mücadele alanımız bu olmalı.

Aşı olmak isteyen yetişkinler ya da çocuklarına HPV aşı yaptırmak isteyen anne babalar nasıl bir yol izlesinler?

M.T: Aşının 3 dozunu da olan yetişkin her birey kendisi veya 2 doz aşı olan çocuğu için bu davayı açabilir ancak hukuki süreci tek başına yürütmelerini önermiyoruz. Sizler de HPV aşısı olduktan sonra, aşı ödemesini gösterir belgelerinizle birlikte ilgili SGK müdürlüğüne bir dilekçe ile başvurarak ödediğiniz bedelin iadesi talebinde bulunabilirsiniz. Bu talep olumsuz cevap alır yahut yasal sürede herhangi bir cevap verilmezse hasım olarak SGK Başkanlığını göstereceğiniz ve iş mahkemesinde açacağınız bir dava ile ücret iadesi isteyebilirsiniz. Tüm bu süreç boyunca bir avukat eşliğinde hukuki destek alınmasını öneririz.

Siyasi otorite tarafından HPV aşısının aşı takvimine girmesi konusunda direnç gösterilmesinin bir nedeni de hastalığın seks işçileri üzerinden yayıldığı ya da bir başka deyişle bulaşma yolu ile ilgili olarak yaratılmak istenen algı olabilir mi? Bu durumu bir çeşit muhafazakarlaşma üzerinden sağlığın tahkimi olarak nitelendirebilir miyiz?

 M.T: Sorunuzun içinde gerçeği dillendirmişsiniz. Çok doğru… Ülkemizdeki son 20 yıla yayılan gericilik, yaşam alanlarımızda kendini göstermekte. Bize dayatılan hayatı, ahlakı/ahlaksızlığı, eğitimsizliği, dinciliği yaşamamızı istiyorlar. Bilimi ve laikliği reddeden, kadının adının olmadığı bir gericilik. Devamında da HPV aşısına dair bilim dışı böyle bir yafta yapıştırarak da sorumluluklarından kaçmaktadırlar. Tabi ki biz bu gericiliğe boyun eğmeyeceğiz. Sadece adliye koridorlarında değil, sokaklarda, okullarımızda, hastanelerimizde, yaşamımızın her alanında karşı çıkmaya devam edeceğiz. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneğimizi’de bu amaçla kurduk. Bu nedenlerle siz sağlıkçı dostlarımızdan da bizleri desteklemenizi istiyoruz.