Hakkâri’de Haziran…

Dr. Nur Canoğlu 

Korona günlerinde kimselere gezi tavsiye etmem ama 2021’de Türkiye'nin görmediğim tek şehri Hakkâri’ye Faruk Akbaş’ın fotoğraf gezisi olduğunu duyunca katılıverdim... Hakkâri tarihinde Urartu (M.Ö 6.yy), Med, Pers, Büyük İskender, Selevkos, Abbâsi, Bizans, Selçuklu, Moğol, İlhanlı, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Osmanlı var. Unesco mirası listesinde. Yazlar kurak ve sıcak, kışlar soğuk ve karlı.

Hakkâri’ye gitmek için Yüksekova’ya ya da Van’a uçulmalı. Şehirlerde görecek pek bir şey yok, genelde tur veya rehberle uzaklara gitmek gerekiyor. Yüksekova’da Hakkâri'nin simgesi Ters Lale sokak lambaları harikaydı. Akşam bir aşiret reisinin evinde güzel bir sohbetle mükellef bir yemek yedik. Tozlu sokaklarda İran pazarından başka pek bir şey göremedik ama künefeciler, lokantalar iyiydi.

Şemdinli'ye geçip bir ailenin bahçesine hatta evine misafir olduk. Şansımıza düğüne, halaya da katıldık... Herkes çok cana yakın, yediklerimiz harikaydı. Şemdinli içindeki Pia Kafe, balcılar, kumaşçılar görmeye değerdi... (Tabii şehir girişlerinde kontrol çok.) Cilo dağlarında Cennet-Cehennem bölgesine 2-3 saatlik zorlu bir yürüyüş yaptık. Güneş altında yürürken donmuş karlar beni zorladı, buzulu görecek kadar gidemedim. Hakkâri yolundaki mağara, içerdeki sudaki yansımalar, gençlerin desteği ve bağışlarla yapılmış Deniz Gezmiş (Gençlik, Şavata) köprüsü de görülmeye değerdi.

Üçüncü gün Büyük Çiftlik beldesinden traktörle yola çıktık. Yukarıdaki yayladan koyunlar inerken beldeden de koyun sağan kadınlar yani Berivan’lar atların üstünde geldiler. Erkekler bize gölgelik yaptılar ve kadın-erkek hep birlikte güzel yemeklerini yedik. Sonra her kadın hızlıca kendi koyunlarını sağdı, sütü süzerek bidonlara koydu. İşleri bitince hızlıca her şeyi toparlayıp atlarına atladılar. Biz de traktörle giderken onları fotoğraflamaya çalıştık. Evde işleri devam edecekti. Bir Berivan arkadaşımız üniversite sınavına da çalışacaktı. Ablası iki üniversite bitirmiş bile... (Hakkâri’de, Yüksekova'da o kadar çok üniversiteli kızımız var ki inanamazsınız. Anne babalar da hep arkalarında. Hakkâri’ye kitap göndermek isterseniz ben adres veririm.)

Dördüncü gün Van gezilerimde göremediğim Başkale ilçesine ilerledik. Pamukkale benzeri travertenler bölgesi suyu kesilmiş, yarısı kurumuş olsa da şahaneydi. Yavuzlar köyünde Kapadokya benzeri bölgeye de gittik. (Vanadokya) Yeraltı şehrini gezmek zor geldi, yapmadık ama dışarıdaki bir mağara yeterince etkileyiciydi. Bir evde hem tandırlı fotoğraflar çektik, hem de tandır ekmeğinden yedik. Tabii desteğimizi de esirgemedik.

Üç kişi taksiyle Çukurca'ya (Çel) yani Irak sınırına da gittik. Giriş yazıları, halı resimleri, kitap panoları çok etkileyiciydi. Kale eteklerindeki eski taş evler, 400 yıllık tahin değirmeni, Saklı Bahçe güzeldi. Narlı'daki tahin değirmeni, pirinç tarlası da görmeye değer. Yamaç paraşütü, foto safari, kano, rafting, dağcılık vs. yapılıyormuş. Hakkâri’de kayak da mümkün.

Göremediklerimiz: Mezar stelleri (Van müzesinde), SAT gölleri (Temmuzda açıldı), Neolitik çağdan kaya resimleri, Koç heykeli, Dirheler (Dev Evleri), Urartu Mezarlığı, Bay Kalesi, Meydan ve Zeynel Bey Medreseleri, Kelat ve Kayme Sarayları, Hakkâri (Koçanis) Konak, Halil, Derav ve Gagevran Kiliseleri, Taş Köprü, Reşko Tepesi…

Evliya Çelebi den: Bura halkının aklı doğruluk üzerinde, kılıç belinde, hançer elinde, ateş parçası adamlardır. Gayet dürüst olup hile ve sahtekârlıktan uzaktırlar. "Hakkâri’de bir mevsim" filmini de anmadan olmaz. Ferit Edgü'nün “O” romanından, Genco Erkal, Erkan Yücel, Şerif Sezer, Macit Koper, Erden Kıral’ın oyunculuğuyla müthiştir. Dilerim sizler de Hakkâri’nin güzelliklerini görme fırsatı bulur, terörden çok çekmiş sıcak insanlarımızla tanışırsınız...

***Hekimlerimizin kaleme aldığı gezi yazıları, yayın kurulunun yaptığı değerlendirme sonrasında gazetemizin bu köşesinde yer alacaktır. Yayımlanmasını istediğiniz gezi yazılarını, ato@ato.org.tr adresinden bizlere ulaştırabilirsiniz.