Kalmak da Gitmek de Paraya Bağlı

Fakülte kontenjanlarındaki artış, ekonomik krizin eğitime yansıması ve hekim göçü ile ilgili tıp öğrencilerinin ne düşündüğünü TTB Tıp Öğrencileri Kolu Üyesi Dr. Şiyar Güneş ile konuştuk.

HEKİM POSTASI 

Tıp fakültesi kontenjanlarında yıllar içinde yaşanan artış hakkında bir tıp fakültesi öğrencisi olarak ne düşündüğünü paylaşabilir misin?

Ş.G: Kontenjan artışı büyük bir sorun olarak devam ediyor. Ülkede ihtiyaç duyulan hekim sayısı ve fakültelerin olanakları belliyken bunlara dikkat edilmeden yapılan kontenjan artışı bizlere ister istemez aldığımız eğitimin niteliğini sorgulatıyor. Bu artışlar öğrencilerin hocaya ulaşmasının, hasta muayenelerinden yeterince yararlanmasının, öğrenci başına yeterince laboratuvar malzemesi düşmesinin önünde engel. Tabii fakülteler arasında da ciddi farklar var. Örneğin Ankara’da Hacettepe veya Ankara üniversitesinde her öğrenciye bir mikroskop düşerken, başka bir fakültede iki öğrenciye bir mikroskop düşüyor. Ya da anatomi masası başına Ankara veya Hacettepe’de 1 hoca bulunurken, başka bir fakültede 3 hoca 20 masadan sorumlu olabiliyor. Bunlar Ankara’da yaşanan durumlar taşra üniversitelerinde durum daha kötü olabilir.

Özellikle 2012 sonrası kimi fakültelerin kontenjanı yarı yarıya artmıştı. Artan öğrenci sayısı karşısında fakültelerin fiziki koşulları yetersiz kalınca sınıflar gruplara ayrılarak dersler işleniyordu. Bu işleyiş hala devam ediyor mu?

Ş.G: Benzer uygulamalar hala devam ediyor çünkü sınıflardaki sıra sayısı öğrenci sayısını karşılamıyor.  Benim eğitim aldığım fakültede sınıflar Grup1 ve Grup 2 diye ayrılıyor. Buna rağmen yine de yetersiz kaldığı durumlar oluyor. Kimi laboratuvarlarda dersten önce video kaydı izlettiriliyor ardından masaların başına geçiliyor.

Ekonomik kriz ile birlikte öğrenci yoksulluğu son dönemlerde sıklıkla gündeme gelen konulardan. Bu ortam eğitimi nasıl etkiliyor?

Ş.G: Türkiye’de belli bir yoksulluk var ve bu durumdan en fazla etkilenen gruplardan biri de öğrenciler elbette. Kimi fakültelerde devam zorunluluğu olmamasından ötürü öğrenciler ekonomik zorluklarla part-time işlerde çalışarak baş etmeye çalışıyorlar. Ancak bu hem eğitimin ağırlığı hem devam zorunluluğu olmasından ötürü tıp fakültesi öğrencileri için pek mümkün olmayan bir durum. Tıp öğrencileri açısından maddi koşulların eğitime yansıyan boyutuna değinmek gerekirse mesela kağıt fiyatlarına son yıllarda üst üste gelen zamlar kitapların fiyatlarını ciddi şekilde etkiledi.  Aslında öğrencilerin kitap alma alışkanlığı olduğunu düşünüyorum. İlk sene hangi kitabı alayım diye heyecanla geliyorlar ama kitap fiyatları kimi 500, kimi 2 bin olunca ister istemez bu kitaplara ulaşamıyorlar. Ortaya çıkan maliyet nedeniyle son yıllarda tıp öğrencileri orijinal kaynaklar yerine, slayt ya da fotokopi gibi daha kısıtlı kaynaklara yönelmeye başladı. Oysa okuyup, algılayıp bir perspektif geliştirebilmemiz için temel tıp kaynaklarına erişip onlardan yararlanmamız gerektiğini düşünüyorum.

Tıp öğrencileri açısından sosyal-kültürel faaliyetlere katılmak, farklı disiplinlerden okuma yapabilmek de artık maddi koşullara göre değişiyor. Kimi öğrenciler bunu yapabiliyor kimi imkansızlıktan ötürü yapamıyor.

Son üç yıldır yurtdışına hekim göçü yüksek bir ivme kazandı. Tıp öğrencileri bu konuda ne düşünüyor?

Ş.G:  Çok fazla kişinin yurtdışına gitmek istediğini düşünüyorum. Kendi stajlarımda da görüyorum, asistan abla ve ağabeylerimiz İngiltere, Almanya gibi ülkelere gitmek için çalıştıklarını dile getiriyorlar. Biz de kendi aramızda bu konuları konuşuyoruz. Bu istekte elbette hem sağlık ortamının çözülmeyen sorunları hem sağlıkta şiddet hem maddi sorunlar  hem de ülkenin politik durumu önemli rol oynuyor. Diğer yandan eğitim-araştırma faaliyetlerine  gereken önemin verilmemesi de bir başka sebep.

Ancak bu noktada da ekonomik koşullar bir engel olarak yine karşımıza çıkıyor. Yurtdışına çıkmanın maliyeti çok arttı. Bugün Avrupa’ya gitmek isteyen bir genç hekimin en az 10 ile 20 bin Euro’ya ihtiyacı var. Bunu karşılamak çok zor.  Ama diğer yandan burada kalayım uzman olayım dese TUS dershanelerinin ücretleri 80 ile 100 bin lira arasında değişiyor. Dolayısıyla şu an gitmek isteyenler gerekli aksiyonu alıyor. Maddi durumu yetmediği için gidemeyecek olanların da ileride tercih edecekleri bölümlere bir yansıması oluyor. Genç hekimler şiddetin sık yaşandığı, hasta yoğunluğu ve iş yükünün fazla olduğu branşlar yerine dermatoloji, radyoloji, fizik tedavi gibi bölümleri tercih edeceklerini dile getiriyorlar.