Siz Hiç Çıplak Arandınız Mı?

Paylaş:

Dr. Ayşe Uğurlu

ATO Yönetim Kurulu Üyesi

“Çıplak arama” Türkiye’de başta cezaevlerinde ve gözaltı merkezlerinde olmak üzere bir cezaevinden başka bir cezaevine nakiller sırasında, sağlık kuruluşlarına ya da mahkemelere giderken ve geri dönüşler gibi bir çok durumda yapılmaktadır… Çıplak arama kadın, erkek, çocuk ya da suç tipi fark etmeksizin tüm mahpuslara yapılan bir uygulamadır. Münferit olduğu iddia edilmesine rağmen sistematiktir. Mahpusun iç çamaşırları da dâhil olmak üzere kıyafetlerini tamamen çıkarması istenir. Çıplak aramada iç beden araması elle arama şeklinde olabileceği gibi mahpusa “çömel, ıkın, öksür” gibi emirler verilerek gerçekleştirilmektedir.

Bir de “oyuk araması” vardır ki çıplak aramayı da aşan bir kavramdır. “Oyuk araması”, mahpusun anal bölgesi ve kadınsa aynı zamanda vajinasının içinin aranması işlemini anlatmak için kullanılır. Ayrıca “ağız içi arama” da oyuk araması olarak kabul edilmektedir. Çıplak arama ve oyuk araması 12 Eylül döneminde cezaevlerinde uygulanan “hoş geldin dayağı”nın devamıdır.

Bir kadın mahpus yaşadıklarını şöyle anlatmaktadır; "Gardiyan aramayı tacize varacak boyuta taşıyınca ve vücudumun her yerine eliyle dokununca ben buna izin vermek istemedim. Eğer sütyenimin içinde bir şey olduğunu düşünüyorsa göğüslerimi ellemeden sutyeni kaldırdığı zaman içindeki nesne düşecektir. Ancak gardiyan böyle yapmayıp vücudumun her yerini ellemiştir“

Bazı kadın mahpuslar adet dönemlerinde dahi pedlerinin çıkartıldığını, çömelerek ve ıkınarak çıplak aramaya maruz kaldıklarını ifade etmektedirler. Çıplak arama bir işkence yöntemidir, insan onuruna yapılan saygısızlıktır. Çıplak arama mahpusların kişiliklerini ezme ve yıldırma, küçük düşürmenin yanı sıra cezaevinde olduğu ve itaat etmesi gerektiği düşüncesini vermek, cezaevi ve devletin sarsılmaz otorite ve gücünü göstermek, biat etmesini sağlamak, iradeyi kırmak amaçlı yapılır. Mahpusun kendisini yalnız, güçsüz ve çaresiz hissetmesi istenir. Yani iddia edildiğinin aksine çıplak aramanın esas amacı maalesef güvenliği sağlamak değildir. Çıplak arama dayatmasını kabul etmeyen mahpuslar; ya infaz koruma memurları tarafından zorla kıyafetleri çıkarılarak çıplak aranmakta ya da hücre cezası, görüş hakkından mahrumiyet, infaz yakma gibi değişik cezalarla ya da denetimli serbestlik haklarının ellerinden alınması gibi durumlarla karşı karşıya bırakılmaktadırlar.

Çıplak arama, 2006 yılında Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 46. maddesi ile mevzuata dâhil edilmiştir. 28 Nisan 2020 tarihli Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmeliğin 34. maddesi ile de cezaevi idaresine çıplak arama yetkisi tanıyan madde aynen korunmuştur. Bu maddede “Hükümlünün üzerinde, kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde veya eşya bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin varlığı halinde ve kurum en üst amirinin gerekli görmesi hâlinde, çıplak olarak veya beden çukurlarında arama yapılabilir” denilmektedir. Yönetmelikte çıplak aramanın hükümlülere uygulanabileceğinden bahsedilmesine rağmen tutuklu ve hükümlü ayrımına gidilmeksizin cezaevine giren tüm mahpuslar çıplak aranabilmektedir. Çıplak arama için “makul şüphe ve ciddi emare” şartı öngörülmüşse de uygulamada keyfi bir şekilde cezaevine giren tüm mahpuslara çıplak arama yapılabilmektedir. Mahpuslar, cezaevine üzerleri aranmış bir şekilde gözaltı merkezlerinden getiriliyor olmasına rağmen yine çıplak arama yapılmaktadır. Yönetmelikte çıplak aramanın nasıl yapılacağı ile ilgili olarak somut bir tanımlama yapılmamıştır. Bu da arama yönteminin cezaevi idaresinin keyfiyetine bırakılması anlamına gelmektedir. Özellikle adli mahpuslar, kendilerine yönelik çıplak arama uygulamalarını normalleştirmiş durumdadır. Ya da bu mevcut durumu duyurabilecek olanaklardan yoksundur. Oyuk aramasının hedefi daha çok uyuşturucu nedeniyle tutuklanmış adli mahpuslardır. Çıplak arama ya da oyuk aramalarının güvenlik amaçlı olduğu iddia edilmektedir. Teknolojinin bu kadar ilerlediği, özellikle yüksek güvenlikli cezaevlerinin hızla inşa edildiği bu günlerde; duyarlı kapı, x ray cihazları, el detektörleri ile kolaylıkla güvenlik sağlanabilir. Toplumsal olaylarda göz yaşartıcı, kusturucu, aksırtıcı kimyasal gazlar, bayıltıcı şok tabancaları kullanma konusunda bu kadar hızlı ve teknolojiyi zamanında takip eden devletin gözaltı merkezleri ya da cezaevlerinde güvenlik ile ilgili konularda teknolojiyi yakalamadaki yavaşlığı ayrıca tartışılması gereken bir konudur. Uzun yıllardır yaygın olarak uygulanan çıplak arama ülkemiz açısından bir utançtır. Ve bu utançtan bir an evvel kurtulmamız gerekmektedir. Çıplak aramayı ve oyuk aramasını tamamen yasaklayan yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır. Bu uygulamaları gerçekleştiren kişiler ile göz yuman, önünü açan, izin veren, cezasız bırakan siyasi iktidarlara bir kez daha sesleniyoruz… Çıplak arama bir insan hakları ihlalidir, bir işkencedir.